İsrail güçleri Perşembe günü, toz ve dumanla dolu karanlık koridorlarda kaos, bağırış çağırış ve silah seslerinin duyulduğu görüntüler eşliğinde Gazze’deki en büyük faal hastaneye baskın düzenlediklerini açıkladı.
İsrail ordusu Nasser Hastanesi’ne yapılan baskını “kesin ve sınırlı” olarak nitelendirdi ve Hamas militanlarının tesiste saklandığı ve rehineler tuttuğu, bazı esirlerin cesetlerinin de muhtemelen orada olduğu bilgisine dayandığını söyledi.
Hamas bunu yalan olarak nitelendirdi.
Hamas tarafından yönetilen Filistin bölgesindeki sağlık yetkilileri, İsrail’in hastanede barınan onlarca personeli, hastayı, yerinden edilmiş insanları ve sağlık personelinin ailelerini zorla dışarı çıkardığını söyledi. Yaklaşık 2,000 Filistinlinin gece boyunca güneydeki sınır kenti Refah’a ulaştığı, diğerlerinin ise kuzeye, Gazze’nin merkezindeki Deir Al-Balah’a doğru ilerlediği belirtildi.
Savaş 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e gönderdiği savaşçıların çoğu sivil 1.200 kişiyi öldürmesi ve İsrail rakamlarına göre 253 rehineyi ele geçirmesiyle başladı.
İsrail’in hava ve kara saldırıları o tarihten bu yana küçük ve kalabalık Gazze’yi harap etti, sağlık yetkililerine göre çoğu sivil 28,663 kişiyi öldürdü ve 2 milyondan fazla nüfusun neredeyse tamamını evlerinden etti.
İsrail ordusu yeni bir operasyonla, 7 Ekim saldırısına katılan bir Hamas komutanını öldüren bir hava saldırısı gerçekleştirdiğini açıkladı. Komutanın aynı zamanda Hamas tarafından infaz edilen bir kadın İsrail askerini de esir tuttuğu belirtildi.
Ayrı olarak, sağlık yetkilileri bir İsrail saldırısında Gazze’de bir arabada bulunan üç Filistinlinin öldüğünü söyledi. Ölenlerin kimlikleri hemen açıklanmadı.
İsrail ordusu Gazze’nin güneyindeki çatışmalarda bir askerinin öldüğünü ve kara harekâtının başladığı 20 Ekim’den bu yana toplam kaybının 235’e yükseldiğini açıkladı.
Tıbbi yardım kuruluşu Medicins San Frontieres, İsrail’in sağlık personeline ve hastalara kalabileceklerini söylemesine rağmen erken saatlerde Nasser Hastanesini bombaladığını söyledi.
Sosyal medya platformu X üzerinden yapılan açıklamada “Sağlık personelimiz hastaları geride bırakarak hastaneden kaçmak zorunda kaldı,” denildi ve bir personelin yerleşkeden ayrılanları taramak için kurulan İsrail kontrol noktasında gözaltına alındığı belirtildi.
Hastanedeki çatışmalar, Gazze’deki nispeten güvenli son yer olan Refah’a yönelik saldırılarını sürdürme sözü veren İsrail’in itidal göstermesi için artan uluslararası baskıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde meydana geldi.
İsrail’in diğer şehirlerdeki hastanelere düzenlediği baskınlar, hastanelerin yakınlarına yönelik bombardımanlar ve ambulansların hedef alınması da dâhil olmak üzere Gazze’deki tıbbi tesislerin çoğunu tahrip eden saldırılar özellikle endişe yarattı.
Yoğun bombardıman yerleşim bölgelerini yerle bir edip insanların çoğunu evlerini terk etmeye zorlayınca, hastaneler hızla, güvenli olduğunu düşündükleri binalara sığınmak isteyen yerinden edilmiş insanların odak noktası haline geldi.
İsrail, Hamas’ı düzenli olarak hastaneleri, ambulansları ve diğer tıbbi tesisleri askeri amaçlarla kullanmakla suçluyor ve askerleri tarafından çekilen ve bazı hastanelerin altında silahların bulunduğu tünelleri gösterdiğini söylediği görüntüleri yayınladı.
İsrail ordusu Nasser Hastanesinde çeşitli şüphelileri yakaladığını ve buradaki operasyonlarının devam ettiğini söyledi.
Üst düzey Hamas yetkilisi Sami Ebu Zuhri İsrail’in diğer hastaneler konusunda olduğu gibi Nasır konusunda da yalan söylediğini belirtti
Hastane baskını hakkında konuşan İsrail ordu sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari “bu hassas operasyon hassasiyetle hazırlandı ve belirli bir eğitimden geçen IDF özel kuvvetleri tarafından yürütülüyor” dedi.
Operasyonun bir amacının da hastanenin Gazzeli hastaları tedavi etmeye devam edebilmesini sağlamak olduğunu belirten Hagari, “bunu hastane personeliyle yaptığımız bir dizi görüşmede ilettik” dedi ve tahliye zorunluluğu olmadığını sözlerine ekledi.
Gazze Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kidra hastanenin yakıtının önümüzdeki 24 saat içinde tükeneceğini ve aralarında yoğun bakımdaki altı hasta ile yenidoğan koğuşundaki üç bebeğin de bulunduğu hastaların hayatlarının tehlikeye gireceğini söyledi.
Hagari, İsrail’in uluslararası kuruluşlarla koordinasyon içinde hastaneye tıbbi malzeme ve yakıt transferini ayarladığını söyledi.
Perşembe günü Nasır Hastanesi’nde çekildiğini doğruladığı ancak ne zaman çekildiğini kontrol edemediği videolarda kaos ve dehşet görülüyordu.
Adamlar koridorlarda telefon ışıklarıyla yürüyor, etrafta sıva tozları ve enkazlar uçuşuyor, bir noktada hasarlı bir alanda bir yatağı taşıyorlardı.
Bir videoda silah sesleri duyuldu ve bir doktor bağırdı: “İçeride hala kimse var mı? Silah sesi var, silah sesi var – kafalar aşağı”.
Videodaki bir başka adam ise İsrail ordusunun hastaneyi kuşattığını ve kimsenin dışarı çıkamadığını söyledi.
Yerleşkede barınan Mohammad al Moghrabi, Çarşamba günü dışarı çıkmaya çalışan bazı kişilere ateş açıldığını ve bu nedenle hastaneye geri döndüklerini söyledi.
“Bu sabah güvenli bir geçiş olduğunu söylediler, biz de çıktık ama güvenli değildi. Bize bir buldozer ve bir tankla yaklaştılar, bize hakaret ettiler ve bizi dört saat boyunca güneşin altında bıraktılar.”