Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi Cuma günü, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin bugüne kadarki en güçlü bulgularında, İsrail’in Filistin topraklarını ve oradaki yerleşimleri işgal etmesinin yasa dışı olduğunu ve mümkün olan en kısa sürede geri çekilmesi gerektiğini söyledi.
Dünya Mahkemesi olarak bilinen Uluslararası Adalet Divanı’ndaki (UAD) hakimlerin tavsiye niteliğindeki görüşleri bağlayıcı olmasa da uluslararası hukuk açısından ağırlık taşıyor ve İsrail’e verilen desteği zayıflatabilir.
15 yargıçtan oluşan bir heyetin bulgularını okuyan Cumhurbaşkanı Nawaf Salam, “Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki İsrail yerleşimleri ve bunlarla bağlantılı rejim, uluslararası hukuku ihlal edecek şekilde kuruldu ve sürdürülüyor.” dedi.
Mahkeme, İsrail’in yükümlülüklerinin zararın tazmin edilmesi ve “tüm yerleşimcilerin mevcut yerleşim yerlerinden tahliyesi” olduğunu söyledi.
İsrail dışişleri bakanlığı hızlı bir tepki göstererek bu görüşü “temelden yanlış” ve tek taraflı olarak reddetti ve bölgede siyasi çözüme ancak müzakerelerle ulaşılabileceği yönündeki tutumunu yineledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi tarafından yapılan açıklamada, “Yahudi milleti kendi topraklarında işgalci olamaz” denildi.
Bu görüş, Batı Şeria’daki yerleşimcilerin yanı sıra, milliyetçi dini partisi yerleşimci hareketine yakın olan ve kendisi de Batı Şeria’daki bir yerleşim yerinde yaşayan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich gibi politikacıları da kızdırdı.
X sosyal medya platformundaki bir gönderide, Batı Şeria’nın resmi olarak ilhak edilmesine yönelik açık bir çağrıda bulunarak, “Lahey’e cevap – Şimdi egemenlik” dedi.
En büyük yerleşimci konseylerinden biri olan Binyamin Bölge Konseyi başkanı Israel Gantz, UAD’nin görüşünün “İncil’e, ahlaka ve uluslararası hukuka aykırı” olduğunu söyledi.
UAD’nin görüşü ayrıca, BM Güvenlik Konseyi, Genel Kurul ve tüm devletlerin işgali yasal olarak tanımama veya işgal altındaki topraklarda İsrail’in varlığını sürdürmeye yönelik “yardım veya yardımda bulunmama” yükümlülüğünün bulunduğunu da ortaya koydu.
ABD, İsrail’in en büyük askeri müttefiki ve destekçisidir.
Filistin Dışişleri Bakanlığı bu görüşü “tarihi” olarak nitelendirdi ve devletleri buna uymaya çağırdı.
Filistin elçisi Riyad el Maliki, Lahey’deki mahkeme önünde yaptığı açıklamada, “Yardım yok. Yardım yok. Suç ortaklığı yok. Para yok, silah yok, ticaret yok… İsrail’in yasadışı işgalini destekleyecek hiçbir eylem yok.” dedi.
Dava, Ekim ayında Gazze’de başlayan savaş öncesinde BM Genel Kurulu’nun 2022 yılında hukuki görüş talebinde bulunmasından kaynaklanıyor.
İsrail, 1967 Ortadoğu savaşında Filistinlilerin devlet kurmak istediği tarihi Filistin bölgeleri olan Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs’ü ele geçirdi ve o zamandan beri Batı Şeria’da yerleşim yerleri inşa etti ve bunları istikrarlı bir şekilde genişletti.
İsrailli liderler, bu bölgelerin ihtilaflı topraklar üzerinde olması nedeniyle hukuki anlamda işgal edilmediğini savunuyor, ancak Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun büyük bir kısmı bu bölgeleri işgal edilmiş topraklar olarak görüyor.
Şubat ayında 50’den fazla ülke görüşlerini mahkemeye sundu ve Filistinli temsilciler mahkemeden İsrail’in işgal altındaki tüm bölgelerden çekilmesi ve yasadışı yerleşim yerlerini ortadan kaldırması gerektiğine karar vermesini istedi.
İsrail sözlü duruşmalara katılmadı ancak mahkemeye, tavsiye niteliğinde görüş yayınlamanın İsrail-Filistin çatışmasını çözme girişimlerine “zararlı” olacağını belirten yazılı bir açıklama sundu.
Katılan eyaletlerin çoğunluğu mahkemeden işgalin yasa dışı bulunmasını isterken, aralarında Kanada ve Britanya’nın da bulunduğu bir avuç eyalet, istişari görüş vermeyi reddetmesi gerektiğini savundu.
ABD, mahkemeden İsrail güçlerinin Filistin topraklarından kayıtsız şartsız geri çekilmesi emrinin verilmemesini istemişti.
ABD’nin tutumu, mahkemenin “barış için toprak” ilkesine dayalı iki devletli çözüme yönelik müzakerelere zarar verebilecek hiçbir karar vermemesi yönündeydi.
2004 yılında UAD, Batı Şeria’nın büyük bir kısmını çevreleyen İsrail bariyerinin yasa dışı olduğuna ve İsrail yerleşimlerinin uluslararası hukuka aykırı olarak kurulduğuna dair tavsiye niteliğinde bir karar verdi. İsrail ise bu kararı reddetti.