Birleşik Arap Emirlikleri’nin son yedi senedir öne çıkan şehirlerinden Dubai, yaşanılan büyük metropol şehirler arasında yer alıyor. Uluslararası bir şirkette bölge satış müdürlüğü yapan Belkıs Tamakan Argıt, yedi senedir Dubai’de yaşamını sürdürmeye devam ediyor. Bu röportajımızda Belkıs Hanım Dubai’deki yaşamını Ortadoğu Postası’nın sorularını cevaplandırdı.
Merhabalar Belkıs Hanım sizi tanıyabilir miyiz ?
Belkıs Tamakan Argıt: İstanbul doğumluyum. İlköğretim, ortaöğretim ve liseyi İstanbul’da tamamladım. Marmara Üniversitesi İşletme bölümünü bitirdim. Ondan sonra İTÜ de işletme mühendisliğinde master yaptım. Yüksek Lisans’tan sonra bir buçuk iki sene kadar Londra’da hem pazarlama eğitimi aldım hem de kısa kısa kurslara devam ettim. İş hayatına da üniversite zamanında başlamıştım. Üniversite ikinci sınıftayken stajını yaptığım şirkette ihracat departmanında başladım. Yaklaşık üniversite hayatı boyunca iki seneyi orada bitirdim. Master yaparken de orada devam ettim. Sonra İngiltere gittiğim zaman iki sene ara verip tekrar dönüp aynı şirkette 1996 yılına kadar çalıştım. 1996 yılında da farklı bir kimyasal hammade şirketine geçtim.
Kaç senedir Dubai’de yaşıyorsunuz?
Dubai’de yaşamaya nasıl karar verdiniz Belkıs Hanım?
B.T.A.: Bölgedeki gelişmeleri takiben sorumluluk alanımda genişleme oldu Türkiye’deki sorumluluklarımın üstüne Ortadoğu ve Afrika pazar sorumluluğuda bana bağlandı. Dubai’de yaşam koşulları ve iş çevresinin nasıl olduğuna dair detaylı bir bilgim yoktu. İş için seyahatlere gidiyordum ama yaşamının nasıl olduğunu bilmiyordum. Hem araştırma yaptım yaşam koşullarıyla ilgili hem de orada yaşayan Türk ve yabancı arkadaşlarıma danıştım hayat koşullarıyla ilgili. Her şey çok pozitifti. Son derece medeni bir durum. Her şeyin standardının en yüksek olduğu, kuralların çok kesin olduğu, bir nevi Ortadoğu’nun Avrupa’sı diyebileceğim bir yaşam standardına sahip olduğuna karar verdim. Tabi o zaman oğlum vardı eşim vardı. Eşimle de bu konuyu konuşup burada yaşanabileceğini çok kriter bir ortamda yaklaşık 120 ülkeden farklı insanların yaşadığı çok kültürlü ortama gelmeye karar verdim. Çok doğru karar verdiğime inanıyorum.Son derece güvenli. Özellikle kadınlar için son derecede iş olanakların açık olduğu, kuralların çok çok iyi tanımlandığı, herkesin birbirine saygılı olduğu ortam olduğunu söyleyebilirim.
Dubai’de yaşamanın avantajları ve dezavantajları nelerdir bunları bize açıklayabilir misiniz?
B.T.A.: Dubai’de çalışan ve erkek çocuk sahibi bir kadın olarak yaşamanın bazı olumlu yanlarını bu şekilde açıklayabilirim. Ekonomik fırsatları var. Dubai, global ortamlarda geniş iş olanakları ile bilinir. Çeşitli sektörlerde kariyer yapma ve profesyonel olarak ilerleme imkanı bulunur. Eğitim hizmetlerinde Dubai, kaliteli okullara erişim sağlar. Çocuklar için dünya standartlarında eğitim imkanı var. Örneğin international bakalorya sistemi dünya çapında bir eğitim sistemi ve çocuklar ib okullarında eğitim görme şansı elde edebiliyor. Kültürel çeşitlilik çok ön planda, Dubai birçok farklı kültürden insanın yaşadığı kozmopolit bir şehir. Bu durum hem benim hem de çocuğumuzun farklı kültürleri tanıma ve küresel bir bakış açısı kazanma şansını artırır. Güvenlik konusu hayatımızın en önemli parçalarından bir tanesidir, Dubai dünya genelinde güvenli şehirlerinden biridir. Suç oranının düşük olmasıyla çocuklu aileler için büyük bir avantaj sağlar. Son olarak da Dubai’de sosyal ve eğlence imkanları büyük bir düzeyde gelişmiş bir özelliği bulunur. Alışveriş merkezleri, parklar, spor tesisleri ve eğlence mekanları gibi birçok aktivite imkanları sunar. Dezavantajlarını anlatacak olursam da yaşam maliyetleri çok yüksek. Dubai’de yaşamak istiyorsanız konut, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarınız hayli yüksek olmalı. Özellikle kira ve özel okulların ücretleri oldukça pahalıdır. Dubai’nin aşırı sıcak ve nemli iklimi, özellikle yaz aylarında dışarıda vakit geçirmek neredeyse imkansız. Bu durum, açık hava etkinliklerini sınırlayabilir ve sürekli kapalı alanlarda kalmayı gerektirebilir.
Dubai’de insanların iletişimi nasıldır? İnsanlar birbirlerine karşı nasıl bir tutum sergiliyorlar?
B.T.A.: Şimdi Dubai her şeyden önce bir metropol. Belki Hong Kong, Singapur, Londra diyebilirim. Ama bunlardan daha çok insan etnik kültüründen gelen bir yapısı var. Yani normalde BAE nin nüfusu yaklaşık 11 milyon ve üç buçuk milyonu yerel halk yaşıyor. Bunun dışında kalan 8 milyon Hindistan, Pakistan, Sri Lanka, Türk, İtalyan, Amerikan, Fransızlardan oluşan son derece kozmopolit yapısı var. Yüz yirmi ülkeden insanlar burada yaşıyor. Ortak dilleri de İngilizce. Kurallı yer olduğundan dolayı da herkes birbirine karşı saygılı. Mesela araba kullanırken, Alışveriş merkezine giderken, ibadethaneye girerken ya da halkla açık bir plajlara giderken her şeyin belli bir kuralları olduğu için be bu kurallara uyum sağlandığı için son derecede birbirine hoşgörülü ve güvenli bir ortam. Bir kadın olarak en ufak rahatsızlık hissetmiyorum. Burkalı kadınlar ve dekolteli kadınlar birbirinden rahatsızlık duymuyorlar. Bu çok rahatlatıcı bir durum. Buradaki herkes İngilizce konuşuyor. Bu saydığım insanlar grubunda yani mavi yakalı insanlar değil, bebek bakıcısından bahçıvana kadar herkes İngilizce konuşuyor. Buranın doğal yapısında bir Hindu ile bir Müslüman aynı yerde yaşıyor. Bir hristiyan ve bir budist aynı ekipte çalışıyor. Olabilecek çok kültürlü bir ortam diyebilirim.
Dubai’de eğitim olanakları nasıldır?
B.T.A.: Çok iyi diyebilirim. Buraya gelmeye kara vermemde sebep olan durumlardan biri de eğitim sistemi. Ortak dil olan İngilizce’yi çok kolay öğretebiliyorlar. Herkes burada çok uluslu olduğu için İngiliz ve Amerikalıların dışında kimse anadili ingilizce değil. Okullarda öyle bir sistem var ki yaklaşık üç ayda üç buçuk ayda çocuklara İngilizce’yi konumlandırabiliyorlar. Çünkü herkes İngilizce konuşuyor. Eğitim sistemi İngilizce’yi öğretmekte çok yardımcı. İki yaşından itibaren çocukları okula gönderebiliyorsunuz. Anaokulu, İlkokul,Ortaokul, Lise ve şimdi üniversiteler de açıldı. Yabancı üniversitelerin Dubai ve Abu Dhabi ayağı bulunuyor. Burada çalışan ailelere de ya da ailesiyle gelen çocukları olanların da çok büyük avantajı var.
Dubai’ye iş için gelen insanlara ne tavsiye etmek istersiniz?
B.T.A.: Öncelikle iş bulmadan gelmemelerine tavsiye ederim. Çünkü Dubai bu kadar yüksek standartı sağlıyor ama bu sistemin içinde yani yaşam masraflarını karşılayabilecek kişiler burada yaşayabiliyor. Yani buraya geleyim de iş bakayım ondan sonra da yaşamımı sürdüreyim derseniz çok ciddi bir mâli bir yükle karşılaşırsınız. Bir iş bulup da gelirseniz o zaman sistemin içinde kendi bütçenize uygun birçok kalacak yer bulabilirsiniz. İş bulmadan Dubai’ye gelmek gereğinden çok fazla aksaklıklarla karşılaşabilirsiniz. İngilizce bilmeden burada yaşama ihtimali yok denecek kadar az.
Peki siz Dubai’de yaşamayı tavsiye ediyor musunuz?
B.T.A.: Kesinlikle ediyorum. Çok büyük kültürel zenginlik var. Yaşadığım her sene Türkiye’yle yaşadığım kıyaslayacak olursam üç senelik tecrübe olarak görüyorum yani bir sene üç seneye bedel. Çünkü çok farklı şeyler öğreniyorsunuz, çok büyük saygı öğreniyorsunuz, önyargılarınızdan sıyrılıyorsunuz burada.
Çok teşekkür ederim bu güzel röportajınız için, kıymetli vaktinizi ayırdığınız için.
B.T.A. : Ben teşekkür ediyorum, çok teşekkürler.