Yetkililer, ABD ve İngiliz güçlerinin Cumartesi günü Yemen’de bir düzineden fazla Husi hedefine saldırı düzenlediğini ve bunun bölgedeki gemilere saldırmaya devam eden İran bağlantılı gruba karşı askeri harekâtın son turu olduğunu söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri, Yemen’in en kalabalık bölgelerini kontrol eden Husilere karşı neredeyse her gün saldırılar düzenliyor ve gemiciliğe yönelik saldırılarının İsrail’in Gazze’yi vurduğu sırada Filistinlilerle dayanışma içinde olduğunu söylüyor.
Saldırılar şu ana kadar Husilerin küresel ticareti altüst eden ve nakliye ücretlerini yükselten saldırılarını durdurmayı başaramadı.
Saldırılara katılan ya da destek veren ülkeler tarafından yapılan ortak açıklamada, askeri harekâtın Yemen’de sekiz noktada bulunan ve aralarında yeraltı silah ve füze depolama tesisleri, hava savunma sistemleri, radarlar ve bir helikopterin de bulunduğu 18 Husi hedefine yönelik olduğu belirtildi.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin saldırıların amacının “İran destekli Husi milislerinin yeteneklerini daha da bozmak ve azaltmak” olduğunu söyledi.
Austin, “Husilere, Ortadoğu ekonomilerine zarar veren, çevresel tahribata yol açan ve Yemen ile diğer ülkelere insani yardım ulaştırılmasını sekteye uğratan yasadışı saldırılarını durdurmamaları halinde sonuçlarına katlanacaklarını açıkça ifade etmeye devam edeceğiz” dedi.
Saldırılar Avustralya, Bahreyn, Kanada, Danimarka, Hollanda ve Yeni Zelanda tarafından desteklendi.
Husi hareketi tarafından yönetilen ana televizyon haber kaynağı Al Masirah TV, Cumartesi günü ABD ve Birleşik Krallık güçlerinin başkent Sanaa’da bir dizi saldırı gerçekleştirdiğini söyledi.
İsmi açıklanmayan bir Husi askeri kaynağa dayandırılan haberde, yeni saldırıların “Yemen’in Gazze’deki Filistin halkına destek operasyonları sağlamasını engellemeye yönelik sefil bir girişim” olduğu belirtildi.
Bu hafta başında Husiler İngiltere’ye ait bir kargo gemisine yapılan saldırıyı ve bir ABD destroyerine drone ile yapılan saldırıyı üstlendi ve İsrail’in liman ve tatil kenti Eilat’ı balistik füzeler ve dronlarla hedef aldı.
Grubun grevleri, küresel deniz trafiğinin yaklaşık %12’sini oluşturan hayati önemdeki Süveyş Kanalı kestirme yolunu kesintiye uğratarak Afrika çevresinde daha uzun ve daha pahalı bir rotayı zorunlu kılıyor.
Husi harekâtı sırasında hiçbir gemi batmadı ya da mürettebat ölmedi. Ancak 18 Şubat’ta vurulan ve mürettebatı tahliye edilen İngiltere’ye kayıtlı Rubymar kargo gemisinin akıbeti konusunda endişeler var. ABD ordusu Rubymar’ın vurulduğu sırada 41.000 tondan fazla gübre taşıdığını ve bunun Kızıldeniz’e dökülerek bir çevre felaketine yol açabileceğini söyledi.
Avrupa Birliği “seyrüsefer özgürlüğünü yeniden tesis etmek ve korumak amacıyla” Kızıldeniz’de bir deniz misyonu başlattı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin, ticari trafiği Husilerin saldırılarından korumayı amaçlayan Prosperity Guardian Operasyonu adında paralel bir koalisyonu var.