ABD Başkanı Joe Biden’ın yönetimi Çarşamba günü, Gazze Şeridi’ndeki 2,3 milyon insanın neredeyse yarısının sığındığı Refah kentine yönelik geniş çaplı bir işgal başlatmaması için İsrail’i etkilemesi yönünde Demokrat arkadaşlarının yeni bir baskısıyla karşı karşıya kaldı.

Temsilciler Meclisi’ndeki 212 Demokrat üyeden 57’si, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hükümetini Mısır sınırı yakınlarındaki şehre topyekûn bir saldırıdan vazgeçirmek için mümkün olan her türlü tedbiri almaya çağıran bir mektuba imza attı.

Çarşamba tarihli mektupta, “Refah’a yönelik kapsamlı bir saldırıyı önlemek amacıyla, halihazırda imzalanmış olan yasalardan kaynaklanan yardımlar da dahil olmak üzere, İsrail hükümetine yapılan bazı saldırı amaçlı askeri yardımları derhal durdurmak için mevcut yasa ve politikayı uygulamaya çağırıyoruz” denildi.

Beyaz Saray, Temsilciler Pramila Jayapal ve Madeleine Dean’in öncülük ettiği mektupla ilgili yorum talebine hemen yanıt vermedi.

Biden’ın Hamas’a karşı savaşında İsrail’e verdiği destek, özellikle genç Demokratlar arasında Başkan için önemli bir siyasi sorumluluk olarak ortaya çıktı. Demokrat önseçimlerinde “bağlılık göstermeyen” protesto oyları dalgasını körükledi ve ABD üniversitelerindeki Filistin yanlısı protesto dalgasını da yönlendirdi.

Bu durum, Biden’ın Cumhuriyetçi selefi Donald Trump’a karşı sıkı bir yeniden seçim mücadelesine girdiği şu günlerde Demokratları endişelendiriyor.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken Çarşamba günü yaptığı açıklamada İsrail’in söz verdiği Refah saldırısı için sivilleri koruyacak bir planı hala görmediğini belirterek Washington’un böyle bir saldırıyı destekleyemeyeceğini tekrarladı.

Blinken ve Netanyahu Çarşamba günü Kudüs’te 2 buçuk saat süren bir görüşme gerçekleştirmiş, görüşmenin ardından İsrail, ABD’nin tutumuna ve BM’nin “trajediye” yol açacağı yönündeki uyarısına rağmen Refah operasyonunun devam edeceğini yinelemiştir.

Amerika Birleşik Devletleri İsrail’in başlıca diplomatik destekçisi ve silah tedarikçisidir. Blinken’in İsrail ziyareti, Biden’ın İsrail’in sivillerin zarar görmesi, insani acılar ve yardım çalışanlarının güvenliği konusunda adım atmaması halinde Washington’un politikasının değişebileceği yönünde sert bir uyarıda bulunmasından yaklaşık bir ay sonra gerçekleşti.